İTALYA'DA TATLI HAYAT:
PROCIDA, SİCİLYA VE FAVIGNANA
Yazı & Fotoğraflar - Vogue Türkiye Travel Yaz 2022 sayısında yer almıştır.
Hayatın tadını daima çıkarmayı bilen İtalyanların farklı ayrıntılarla yoğrulmuş ama her köşesinde benzer hisler veren üç adası Procida, Sicilya ve Favignana. Güneşe ve maviye övgü yapan bu yaz köşeleri, mutlu olmanın adeta asıl amaç olduğunu, acelesiz ve sakin geçen her anın içinde inceden hissettiriyor size.
Procida Adası
İtalya’nın belki de en kendi halinde adası burası. Napoli’den feribotla yalnızca 40 dakika sürse de Ischia Adası kadar ünlü değil. Adalı balıkçılar ve ailelerinin yaşadığı adaya daha çok yaz aylarında yerli turist geliyor. Napoli Körfezi’ndeki, Phlegraean Adaları olarak anılan dört adadan biri olan Procida, Yunan mitolojisinde Zeus’a karşı suç işleyip sürgüne gönderilenlerden bu yana insanların gönlünde yer etmeyi başarmış yine de. Ciddiyetle mesleklerini yapan balıkçıları, pastel tonlara boyanmış evleri, denizine kondurulmuş renk renk ahşap tekneleri ve kuşbakışı seyir noktalarıyla adından söz ettirmiş. Hatta Şilili şair Pablo Neruda, Capri’ye sürgüne gitse de Michael Redford “Il Postino” filmini çekerken şairi bu adada canlandırmış gözünde. İyi ki postacı Mario ve Neruda karakterini bu film sayesinde Procida’da buluşturmuş.
Procida, sokaklarda gezerken sizi iki şekilde çok şaşırtıyor. Birincisi, hiçbir şeyin abartıya kaçmadan, sade ve olduğu haliyle bu kadar güzel olması. İkincisi de insanlar ve mekanların aynı Il Postino filmindeki gibi hem uyum içinde hem de “film gibi” diyebileceğimiz estetik sahnelerle var olması. Etrafta görüntüyü bozan tek bir şey yok. Ne bir anten, ne alacalı bir tabela yazısı. Havada kuş sesleri, okuldan yeni çıkmış olduğu anlaşılan birkaç çocuğun kendi aralarında şakalaşması ve yer yer balıkçı teknelerinin motor sesi. Sahibi, ya balıktan dönüyor ya da torunuyla ada etrafında tur atıyor. Düşünün ki çocuksunuz, okuldan eve gelir gelmez çantayı bir kenara fırlatıp bir an evvel dedenizle denize açılmak istiyorsunuz. İşte öyle bir mutluluk sinmiş adaya. Zaten “ada” hissi başlı başına insanı hoşnut etmeye yeterken, etrafınızdaki görüntülerden de zevk alıyorsunuz.
Ben de adanın ruhuna bürünüp, San Rocco Sokağı’ndan yukarı yavaşça tırmanıyorum. Tepede kendini sanki yeniden var ediyor Procida manzarası; o muhteşem resmiyle. Il Postino’dan aşina olduğum sarıya boyalı Santuario S. Maria delle Grazie Kilisesi’ne doğru ilerleyince başka bir film daha geliyor gözlerimin önüne. Bu yol, Yetenekli Bay Ripley filminden tanıdık. Kilisenin olduğu tepedeki küçük meydanda soluklanırken Tom Ripley ve Marge’ın motorsikletle geçtikleri mutlu sahneleri geliyor aklıma. Tabii o sahnelerde Ripley’in foyası ortaya çıkmamış henüz… Kilisenin hemen karşısındaysa, Il Postino’dan aşina olduğum Mario’nun çalıştığı kiremit rengindeki postane binası var. Sanki birazdan içeriden Mario çıkacak ve mektuplarını Neruda’nın evine götürecekmiş gibi.
Salita Castello tabelalarını takip ederek en tepeye varıldığında herkesi büyüleyeceği garanti olan o manzara duruyor. Kuşbakışı Procida Adası; renkli evleri, her iki tarafında denizi usulca yırtarak geçen tekneleri ve havaya çizik atan güvercinleriyle.
Limanın etrafı ise akşama doğru tenhalığını, artık gün batımını karşılamaya gelen insan kalabalığına bırakıyor. La Lampara Restoranı ile Mario ve Neruda’nın filmde sıkça bir araya geldiği La Locanda del Postino’dan kalamar, midye ve sardalye kokuları geliyor. Masalara yerleştirilmiş beyaz şarap kadehleri, birkaç saat öncesindeki güneş gibi parıldıyor. Çatal bıçak sesleri de eklenince, Procida resmi, tınıları ve gün batımı renkleriyle karşımda kusursuzca tamamlanıyor.
Procida’da…
-
Bar dal Cavaliere - Marina Grande Limanı’nın hemen yanındaki tarihi bar, adalıların “cornetto” eşliğinde kahvelerini yudumladıkları yer. Ayrıca adaya özgü “lingua” tatlısından tadılmalı (limon aromalı kremalı hamur).
-
La Lampara - Coricella Limanı’nda, ada manzarası eşliğinde deniz ürünleri yemek isteyenler için bir seçenek. Pesto soslu midyeli makarnası, taze kalamarları ve deniz mahsullü risottosu denenmeli.
-
Caracalè - Coricella Limanı’nda, deniz kenarında yer alan, adalıların sevdiği bir restoran. Deniz ürünlü makarnaları, ahtapot ızgarası favoriler arasında.
-
Konaklama için minimal dekoruyla San Michele Procida ada manzaralarına ev sahipliği yapan göz alıcı terası ve konforu için tercih edilebilir. La Suite Boutique Hotel ise Chiaia Plajı’na yakın konumda, Coricella Limanı’na 1km yürüme mesafesinde. 18.Yüzyıl’dan kalma bir bina restore edilerek yapılmış. Ayrıca spa, hamam ve masaj hizmetleri için tercih edilebilir.
Sicilya Adası- Noto ve Ortigia
Haritadaki İtalya çizmesiyle burun buruna gelmiş, Akdeniz’de kocaman bir nokta. İç içe geçmiş tarihi, birçok medeniyetin gelip geçtiği verimli toprakları, yanardağı ve sonsuz mavisiyle Sicilya. Akdeniz’in en büyük adası Sicilya’yı, bir uçtan bir uca gezmek pek kolay değil. Her bir şehri başlı başına keşfedilmeyi hakeden adada, en bir ay kalmak ya da birkaç nokta seçip günü birlik gezilerle seyahati planlamak gerekiyor. Bu yazı ise Sicilya’nın güneylerine inip, Barok şehir Noto, yakınındaki birkaç Ortaçağ şehri ve Sirakuza’nın ucundaki kent Ortigia’yı anlatıyor olacak.
Sirakuza’nın güneybatısında Noto şehri, geçmişte Araplar ve Normanların egemenliğinde kalmış. Bunu, mimari ve yemek kültüründen hissedebiliyorsunuz. 1600’lerdeyse çok büyük bir deprem yaşanmış şehirde. Bu yüzden gezerken göze çarpan şaşalı yapıların büyük kısmı, 1700’lerde onarılarak Barok stilinde yeniden yapılanlar. UNESCO dünya mirası listesindeki Noto Katedrali, elbette bu yapıların en başında geliyor. Palazzo Nicolaci ve diğer birçok saray da estetik anlamda göz doyuranlardan. Bu sarayların birçoğu Corso Vittorio Emanuele’nin; yani şehrin kalbinin attığı, yeme içme mekanlarının yan yana sıralandığı geniş caddenin etrafında toplanmış. Caddenin 125 numarasında dillere destan Caffe Sicilia var. Chef’s Table programını izleyip de pastacı Assenza’nın aile hikayesini görüp etkilenmemek imkansız. Kendisi daima dükkanının başında ve tatlılarını yiyen müşterilerin yoğun ilgisine gülümsemesiyle karşılık veriyor. Noto’yu tam anlamıyla yaşamak için bu kafede birkaç saat geçirip, kafe önünden geçen şık giyimli Notoluları izlemek ve Palazzo Landolino’nun da bulunduğu Municipio Meydanı’nda aperitif keyfi yapmak gerek. Bir de Noto’nun dar sokaklarında aniden karşınıza çıkan açık kapılardan içeriye doğru göz atmak. O kapılar, çoğunlukla Noto evlerinin geniş avlularına açılıyor. Ve sanki her biri bambaşka bir hikâye saklıyor.
Noto’da…
-
Caffe Sicilia’nın bademli granita ve cassatina tatlısından tadın.
-
Nachè’de şarap eşliğinde trüf mantarlı spagetti yiyin.
-
Costanzo’nun dondurmalarını deneyin.
-
Noto yakınlarındaki balıkçı kasabası Marzememi’nin sevimli meydanı Margherita’daki balık restoranları akşam yemeği için aklınızda olsun. Tavernalar arasından Donna Nina tercih edilebilir.
-
Konaklama için Noto’nun merkezine yakın olmak isterseniz tarihi bir evden çevrilmiş Q92 butik otelini, merkez dışında ise “masseria” (Güney İtalya’nın çiftlik evleri) deneyimi yaşamak için Masseria Degli Ulivi’yi seçebilirsiniz.
-
Noto’ya yakın günübirlik geziler için İspanyolların adadaki hakimiyet döneminden kalma tarihi taş evleriyle görmeye değer Modica iyi bir seçenek. Azteklerden aldıkları reçeteleri hala uygulayan Modicalıların, en meşhur çikolata dükkânı Antica Dolceria Bonajuto ve Caffe del Arte’nin sıcak çikolataları muhakkak listede olmalı.
-
Ragusa kenti de bir diğer yakın nokta. Santa Maria dell'Itria Kilisesi’nin kubbesiyle her sokaktan göze çarpan eski şehrin dik yokuşlarını tırmanabilir, Al Gradino 284’ün teras manzarasında şarabınızı yudumlayabilirsiniz.
Siraküza’nın tam ucuna; denizin kenarına konumlandırılmış Ortigia kenti ise tüm geçmişini ruhuna sindirmiş; Antik Yunan, Roma ve Bizans’tan izler taşıyan bir şehir. Sokaklarında gezerken yer yer Roma havasını aldığım bu kentte, sahile varılınca ada havası hissediliyor. Kent meydanındaki kilisesiyle UNESCO listesine girmeyi başarmış Ortigia’da Yunan ve Roma amfitiyatroları, Yunan mitolojisinden izler taşıyan Arethusa Çeşmesi ve Apollo Tapınağı kalıntıları Sicilya’nın çok kültürlü geçmişine vurgu yapıyor. Hiç beklenmedik anlarda bu kalıntıları görmek, birkaç günün ardından artık şaşırtmıyor. Bir de sokakların bittiği, göz kırpan o mavi denizle her an karşılaşmak.
Ortigia, ferah meydanları, içeriği çok geniş restoranlara sahip sokakları ve dip dibe kondurulmuş evleriyle tipik bir güney İtalya atmosferine sahip. Deniz kokusunu takip ederek inilen kıvrımlı sokakları, daracık kumsalına dizilmiş renkli şemsiyeleri ve denize nazır kaktüslü evleriyle sayfiyeleri andırıyor biraz da.
Kentin, belgesellere konu olmuş Ortigia Pazarı ise birkaç sokağı içine alan, baharat çeşitlerinden, kuruyemişlere, sebze-meyvelerden, sandviç ve aperitif noktalarına kadar geniş bir seçenek sunuyor. Ben de, adalıları takip ederek istiridye-prosecco keyfi yapıyorum. Burada geçirdiğim bir haftanın ardından ve Sicilya’da seyahat ettiğim 1 ayın sonunda şuna karar veriyorum: Ortigia kesinlikle Sicilya gezi rotasında olmalı! Sabah kahvelerine eşlik eden bademli granitalarının tadını, denize varan taş sokaklarını, çocukların neşeyle gittikleri yazlık sinemalarını, Şam fıstığıyla süslenmiş cannoli tatlılarını, kasalarında taze istiridyeleriyle bir ellerinde çakıyla hazır bekleyen balıkçılarını özleyeceğimi bilerek Ortigia’ya veda ediyorum.
Ortigia’da…
-
Caffe Apollo’da brioche ve granita eşliğinde kahvaltı yapın.
-
Ortigia Pazarı’nı muhakkak gezin. Caseificio Borderi’nin meşhur sandviçlerinden tadın.
-
Restorante Sicilia in Tavola’da deniz ürünleriyle klasik bir Sicilya akşamı geçirin.
-
Pastanelerde ayaküstü cannoli tatlısı deneyin.
-
Geleneksel kafa şeklindeki seramik vazolardan alın.
-
Verga Courtyard’ın şık ve ferah avlusunda spritz keyfi yapın.
-
Konaklama için deniz gören odalarıyla Giuggiulena veya Duomo Meydanı’na bakan tarihi Antica Hotel Roma 1880 tercih edilebilir.
Birkaç Adımda Favignana Adası
Sicilya Adası’nın batısındaki Trapani’den kalkan feribotlarla Egadi adalarının en naif güzeli olan Favignana’ya yarım saatte varılıyor. Saklı muazzam koyları, turkuaz mavisi denizi, tekne turları, yavaş yaşamın aktığı meydanları, sakin ama eğlenceli mekanları bu adaya gitmeye değer sebeplerden birkaçı.
-
Cala Rossa ve Bue Marino koyları denizin en etkileyici olduğu kısımlar.
-
Limandan tekne kiralayıp tüm ada çevresini gezmek mümkün.
-
En güzel gün batımları A Leva Sole, Aperitivi & Tramonti’de aperitivo saatlerinde gerçekleşiyor. Bu barın önüne kurulmuş masalara yerleşip, günü uğurlarken şefin ekmek üstü lezzetlerinden tatmak gerek.
-
Adanın tarihi ton balığı fabrikası artık kullanılmasa da ziyarete açık. Ex Stabilimento Florio delle Tonnare’yi rehberli turlarla gezebiliyorsunuz.
-
La Bettola Trattoria, adalıların en sık tercih ettiği restoranlardan biri. Sicilya’ya özgü busiate tipi makarna ve deniz ürünlerinin tadına bakın.
-
Piazza Madrice’de geceleri kalabalığın arasına karışmak ve mekanlarda aniden dans eden grupların neşesine ortak olmak da Favignana’nın olmazsa olmazlarından.
-
Adayı bir uçtan bir uca gezmek için bisiklet veya motorsiklet kiralamak iyi bir fikir olabilir.
-
Favignana’da konaklama için daha çok kiralık evler ve yatak-kahvaltı hizmet veren daireler var. Buralarda kalmak bir süreliğine adalı gibi hissetmenize sebep oluyor.